Kar Kaplı Kalp

Çığ düşmüş kalbine, kurtaran olmamış
Çiğ düşmüş gözüne, bakıp geçmişler
Durmamışlar bile, soğuk bastırıyor
Son cevizi yiyen saksağan ölümü beklemiş
Buğusu bulaşmış cama çayın
Gevrek gülüşlü olansa reçelli ekmeği ısırıyormuş
Sıcaktan bunalan kedi esneyip uzaklaşmış
Yanmakta olan odunlar çatırdıyormuş.
Ayak sesleri gelmiş, ayak sesleri gitmiş
Bir mırıltı işitmiş mırıldanan
Ağzıymış kendisinin, farkında değilmiş.
Aklı başka yerdeymiş
Aklı eritmiş buzu, karı, kıyameti
Aklı güzel giydirmiş onu
Aklı onu çocuk etmiş tekrar
Çocukluğu gülümsemiş ona olanca gevrekliğiyle
Bilmez olur mu, nasıl da severmiş çamuru?
Unutur muymuş hiç yağmuru?
Dün gibi aklındaymış, şeffaf naylondan, tek sopalı çadırı
Gözlerine düşen çiğ artık çadırdan süzülmekteymiş
Yağmur yağarmış ama değmez imiş ona
Yağmur süzülür imiş naylondan aşağıya, ıslanmaz imiş o.
Tüm dünya bir yana, çadırın içi bir yanaymış
Damla sesi hala tıp tıp vuruyormuş yüreğinde
Damla dursa, dururmuş yüreği.
Öyle inanıyormuş,
Öyleymiş de aslında...

Özkan Çelen - İstanbul - 22.08.2010  - 01:52