“Şu güzel kız, ah bir bana baksaydı, ah bir gün olsun, yani sadece 1 gün olsun onunla çıksaydım, varsın şu serçe parmağım kopsaydı.” Dediğim bile olmuştur vakti zamanında lisedeyken. O denli sevilmek istiyordum. Yok. Olmuyordu. Hiç birisi bana bakmazdı. O yıllarda hoşlandığım kız okuldaki bütün serseri çocuklarla tek tek çıktı, hatta okulda çıkmadık erkek bırakmadı lakin bir tek benimle çıkmadı. Ben ne lanet bir insandım, ne kadar da çirkin bir insandım veya ne kadar “yok” bir insandım ki beni hiç ama hiç fark etmedi, önemsemedi. O ne kadar kördü veya aslına bakarsanız ben ne kadar kör olmuştum da böyle bir kızdan hoşlanıyordum. Gözümün önünde her hafta birisi ile el ele dolaştığını göre göre nasıl oluyordu da seviyordum durmadan?
Elbette ki yıllar sonra bugün anlayacaktım o zamanki içine düştüğüm hali. “Doymak” diye isimlendiriyorum bunu. Yani, aslında sevilmek de bir temel ihtiyaçtır. Bunu çoğunuz zaten düşünmüşsünüzdür. Bir de şunu eklemeliyiz, ‘sevilmeye doymak’. Ben arkadaşlarım veya ailem tarafından sevilen biriyim lakin flört anlamında o zamanlar eksik kalmıştı bir şeyler. İnsan sevilmeye doymaz ömrü boyunca. Lakin şöyle düşünün, insan yemek yemekten de hiç bir zaman vazgeçemez, çünkü o bir ihtiyaçtır ve ömür boyunca yenmesi gerekir. Ancak benim kast ettiğim durum, “yemeğe en az 1 kez olsun doymak”. Ya da şöyle söyleyeyim, 2 gündür boğazından bir lokma geçmemiş, yiyecek bir şey bulamamış çok aç bir insan düşünün. Önüne yiyecek ne koysanız hiç düşünmeden yer oracıkta. Yiyecek; tuzlu mu, acı mı, soğuk mu, bayat mı, tatsız mı? Bunu hiç düşünmez o an. Karnı aç olduğu için o an kusurları göremez. Onun için o yiyecek çok lezzetli gelir.
Bir de, 2 saat evvel yemek yemiş bir insanı düşünün. Sofrayı kurun ve onu sofraya buyur edin. O kişi sofraya gelir, eğer hoşuna giden bir şey yoksa yemez, ya da bir şeyi yemeye başladığında şayet yediğinin tadını beğenmezse o zaman yemeyi bırakır. Çünkü karnı zaten bir miktar toktur ve yeteri kadar enerjisi de vardır vücudunda.. Dolayısıyla, neyin lezzetli, neyin lezzetsiz olduğunu da ayırt edecek ruh haline ve enerjisine sahiptir. Seçici olmak için kendinde bir özgüven hisseder.
Bu anlamda baktığımızda, hayatta var olan şu flört ve evlenme olayı çok daha berraklaşıyor gözümüzün önünde. Çıktığınız bir kişi ile sorun yaşıyorsanız aslında bu demek oluyor ki siz hayatınızda bir kez olsun sevgiye doymadınız ve bu sevgiye olan acil ihtiyacınızı gidermek durumunda kaldınız. Sizin hayatınıza giren kişinin kusurunu göremeden başladınız o ilişkiye. Sevgiye aç olan bir insanın seçmek gibi bir lüksü olamıyor maalesef. Ancak bir kez olsun sevmiş ve sevilmişse, işte o zaman çok şanslıdır. Daha berrak görür insanları. Birisiyle çıktığınızda aslında en az 1 üniversite okumuş kadar olursunuz, kendi bilgi birikiminiz açısından. Üniversiteler nasıl ki kaliteleri değişir, çıkmış olduğunuz insanların da kaliteleri değişir. Kimisi sizi çok güzel eğitir, kimisi de orta karar, ortada bırakıverir. Ancak her iki şekilde de çıktığınız kişiden kendinize çok şey kattığınız gibi siz de ona çok şey katarsınız.
Kusur meselesine gelince; diyebilirsiniz ki, her insanın mutlaka bir kusuru vardır, o zaman hiç kimse ile çıkamayız veya evlenemeyiz. Kısmen doğrudur bu. Evet, her insanın kusurları vardır, lakin kabul edilebilir kusurlar vardır, kabul edilemez kusurlar vardır. Bir sürahi suyun içine düşen bir kaşık sizin o suyu içmenize engel olmaz. Su hala temizdir. Ancak o suyun üstüne birisi hapşırdığında siz onu içmezsiniz. Baktığınızda hapşırırken suyun içine düşen birkaç su zerreciği ile o kaşık kıyaslanamayacak kadar farklıdırlar boyut açısından. Kaşık daha büyük bir şeydir lakin siz, boyuta değil, öze bakarsınız. İnsanları seçerken de bunu göz önünde bulundururuz. Evet, sevdiğiniz kişinin sigara içmek gibi bir alışkanlığı vardır, bir de paylaşmayı hiç sevmeyen, çok bencil bir kişiliği de vardır. Bu iki kusura baktığımızda, her ne kadar sigaradan çok tiksinen biri olsanız da ve o kişinin bencilliği de size hiç bir zaman zarar vermeyecek bir karaktersizlik olsa da, siz eğer paylaşmayı çok seven biri iseniz o zaman size 2’inci kusuru daha çok ağır gelir. Sigara içmesini alttan alabilirsiniz, lakin bencilliği bir ömür sizi içten içe yıpratır. Buna başka örnekler de verebiliriz, intikamcı bir karakter ile 3 parmağının olmaması kusurları arasındaki seçim gibi. Bu sebeple de insanları elerken kusurlarını “maddi kusurlar ve manevi kusurlar” olarak eleyin. Davranışta olan bazı kusurlar bir süre rahatsız eder, lakin karakterde olan kusurlar bir ömür sizi rahatsız eder. Sevgiye en az 1 kez olsun doymanız dileğiyle..
Özkan Çelen
25.03.2011 15:30